İCRA VE İFLAS / İSTİHKAK İDDİASI / İCRA MEMURU HACİZ YAPILAN ADRESİN 3. KİŞİYE AİT OLDUĞU GEREKÇESİYLE HACİZ TALEBİNİ REDDETME YETKİSİ VAR MIDIR ?

img

İCRA VE İFLAS / İSTİHKAK İDDİASI / İCRA MEMURU HACİZ YAPILAN ADRESİN 3. KİŞİYE AİT OLDUĞU GEREKÇESİYLE HACİZ TALEBİNİ REDDETME YETKİSİ VAR MIDIR ?

İcra memurunun İİK'nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz yapılan adresin 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi yoktur ve böyle bir durumda yapılması gereken iş, 3. kişinin istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK'nun 97. ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmektir.

1- KARAR

Yargıtay 12. HD.,

E. 2015/539 K.  2015/2800 T. 16.02.2015

 

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 12. Hukuk Dairesi Esas No.: 2015/539

Karar No.: 2015/2800

Karar tarihi: 16.02.2015

istihkak iddiası • kambiyo senetleri

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi K1 tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine girişildiği, alacaklının gösterdiği adreste haciz işlemi yapılmak istendiğinde icra müdürlüğünce adresin 3. kişiye ait olduğu ve işyerinde borçluya ait evrak bulunamadığı haciz tutanağına geçirilmek suretiyle haciz talebinin reddedilmesini müteakip alacaklının, icra müdürünün haczi uygulama konusunda takdir yetksisi bulunmadığını ileri sürerek icra müdürünün haciz talebinin reddi kararının iptali ile haciz yapılmasına karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece haciz mahallinin borçlunun adresi olduğuna ilişkin alacaklının beyanından başkaca delil olmaması nedeniyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 79/1. maddesi gereğince, icra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir. Yine aynı Kanun'un 85/1. maddesi gereğince, icra müdürlüğünce, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı, haczedilecektir (HGK'nun 10/06/2009 tarih, 12-213/244 sayılı kararı).

Buna göre; kural olarak, icra müdürünün haciz talebini yerine getirme konusunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığının kabulü gerekir. Ancak kural bu olmakla birlikte, İİK'nun 82. maddesine 02/07/2012 tarih ve 6352 Sayılı Kanun’un 16. maddesi ile eklenen son fıkrada yer alan “İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir” düzenlemesi karşısında, icra memurunun haczi talep edilen malın bu madde uyarınca haczinin kabil olup olmadığını değerlendirerek, bu doğrultuda haciz talebini yerine getirip getirmeme konusunda takdir yetkisi vardır.

Görüldüğü gibi burada tanınan takdir yetkisi, İİK'nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz yapılan adresin 3. kişiye ait old gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi yoktur. Böyle bir durumda yapılması gereken iş, 3. kişinin istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK'nun 97. ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmektir.

O halde mahkemece, alacaklının şikayetinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

2- HUKUKİ GÖRÜŞ- KANAATİMİZ :

Öncelikle istihkak nedir  genel olarak bahsedecek olursak ;

Borçlu aleyhine yapılan bir icra takibinde talep edilen alacağın tahsili, borçlunun malvarlığının paraya çevrilmesi ile sağlanır. Bunu sağlayabilmek için de öncelikle haciz aşamasına getirilen takip ile borçlunun malvarlığı haczedilir.  Bu aşamadaki bir takipte, haczedilen malların borçluya değil de üçüncü kişiye ait olduğu iddia edilebilir. Bu şekildeki beyan ve talepler, ‘istihkak iddiası’ olarak nitelenir ve bu iddiaya binaen tarafların istihkak davası açması gerekebilir. Davaya konu olabilecek istihkak iddiaları, borçlu veya 3. kişi tarafından da ileri sürülebilir.

İstihkak davasını kimler açabilir?

Bir icra takibinde, borçlunun malvarlığı, bizzat kendi veya 3. kişi elinde olsa dahi haczedilebilir. Fakat haczedilen bu mallar ile ilgili istihkak iddiasında bulunulması durumunda, davayı kimin açması gerektiği farklılık arz etmektedir.

Borçlunun elinde haczedilen bir mal ile ilgili istihkak iddiasında bulunulursa, istihkak iddiasında bulunan kişilerin davayı açması gerekir.  3. kişinin elinde olan malların haczedilmesi durumunda ise dava açma yükü alacaklının üzerindedir.

İstihkak davası ne zaman açılabilir?

Bir malın haczedildiğini öğrenen borçlu veya 3. kişi, 7 gün içerisinde icra dosyasına istihkak iddiasında bulunabilir. Bu iddiaları takibin taraflarınca kabul edilmezse, dosya icra hukuk mahkemesi önüne gelir ve icra mahkemesi takibin ertelenmesi veya devamı kararıyla birlikte davayı açma yükünün kimde olduğuna da karar verir. Bu kararının ilgili tarafa bildirilmesinden itibaren 7 gün içerisinde istihkak davası açılması gerekir.

 

İstihkak davasının sonuçları nelerdir?

İstihkak iddiaları mahkeme tarafından kabul edilirse, mallar üzerindeki hacizler kalkar ve bir muhafaza altına alma işlemi yapılmışsa, bu mallar ilgilisine geri teslim edilir.

İstihkak iddiasının mahkeme tarafından reddi halinde ise alacaklı taraf haczedilen mallar ile ilgili paraya çevirme işlemlerine icra dosyasının kaldığı yerden devam eder.

 

Tüm bu genel açıklamalarımızdan sonra olayımıza döndüğümüzde borçlu tarafa haciz işlemi gerçekleştirileceği zaman haciz memuru ; adresin 3. kişiye ait olduğu ve işyerinde borçluya ait evrak bulunamadığı haciz tutanağına geçirilmek suretiyle haciz talebinin reddedi kararını vermiştir. Bunun üzerine alacaklının, icra müdürünün haczi uygulama konusunda takdir yetksisi bulunmadığını ileri sürerek icra müdürünün haciz talebinin reddi kararının iptali ile haciz yapılmasına karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece haciz mahallinin borçlunun adresi olduğuna ilişkin alacaklının beyanından başkaca delil olmaması nedeniyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

İcra memuru ; İcra ve İflas Kanunu’nun 79/1. maddesi gereğince, icra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir.

 Yine aynı Kanun'un 85/1. maddesi gereğince, icra müdürlüğünce, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı, haczedilecektir.

Yukarıda saymış olduğumuz maddelere göre; kural olarak, icra müdürünün haciz talebini yerine getirme konusunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığının kabulü gerekir.

Ancak kural bu olmakla birlikte, İİK'nun 82. maddesine 02/07/2012 tarih ve 6352 Sayılı Kanun’un 16. maddesi ile eklenen son fıkrada yer alan “İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir” düzenlemesi karşısında, icra memurunun haczi talep edilen malın bu madde uyarınca haczinin kabil olup olmadığını değerlendirerek, bu doğrultuda haciz talebini yerine getirip getirmeme konusunda takdir yetkisi vardır.

Burada tanınan takdir yetkisi, İİK'nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz yapılan adresin 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi yoktur.

Böyle bir durumda yapılması gereken iş, 3. kişinin istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK'nun 97. ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmektir.

İcra iflas kanunun 97. ve 99. Maddeleri nelerdir bunları açıklayacak olursak :

Üçüncü şahsın istihkak iddiası:

İİK Madde 97 – (Değişik: 18/2/1965 - 538/54 md.)

İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, icra memuru dosyayı hemen icra mahkemesine verir. İcra Mahkemesi, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikıne karar verir.

İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde icra mahkemesi takibin talikı talebini reddeder.

Takibin talikıne karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan 36 ncı maddede gösterilen teminat alınır.

Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur.

(Değişik beşinci fıkra: 2/3/2005-5311/9 md.) Takibin devamına dair verilen icra mahkemesi kararı kesindir. Üçüncü şahıs, icra mahkemesi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.

Kiralanan taşınmaz veya gemilerdeki hapis hakkına tabi eşya ile ilgili istihkak davaları Borçlar Kanununun 268 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yazılı hükümlere uygun olmadıkça talik emri verilemez. (1)

Dava esnasında 106 ncı maddedeki müddetler cereyan etmez.

Yukardaki hükümler dairesinde kendisine istihkak talebinde bulunmak imkanı verilmemiş olan üçüncü şahıs, haczedilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli hakkında, hacze ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra mahkemesinde istihkak davası açabilir. Aksi takdirde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Bu halde davacının talebi üzerine icra hakimi takibin talik edilip edilmemesi hakkında yukardaki hükümler dairesinde acele karar vermeye mecburdur. Bu karar diğer taraf dinlenmeksizin de verilebilir.

İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş bulunursa icra hakimi işbu bedelin yargılama neticesine kadar ödenmemesi veya teminat karşılığında veya halin icabına göre teminatsız derhal alacaklıya verilmesi hususunda ayrıca karar verir.

İstihkak davasına umumi hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır.

Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra memuruna dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lazımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/11 md.) İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur.

(Değişik ondördüncü fıkra: 2/3/2005-5311/9 md.)Davanın reddi hakkındaki karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran istihkak davacısı icra dairesinden 36 ncı maddeye göre mühlet isteyebilir.

İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile birlikte hükmolunur.

Koca aleyhine yapılmış bir hacizde karı şahsi malları üzerindeki haklarını Medeni Kanunun 160 ıncı maddesi hükmüne tabi olmaksızın kendisi takip edebilir.

İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı bu kanunun 11 inci babı hükümlerine dayanarak ve muvakkat veya kati aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir. Dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri hakim serbestce takdir eder.

İstihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır.

İİK Madde 97/a – (Ek: 18/2/1965 - 538/55 Md.)

Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.

İstihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hadiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir.

Üçüncü şahsın zilyetıği:

 

  • Madde 99 – (Değişik: 2/7/2012-6352/20 md.)

Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır. Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar, haczedilen malın satışı yapılamaz. Haczin, üçüncü kişinin yokluğunda yapılması ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır.

 

Tüm bu kanun maddelerinden dolayı Yargıtayın; alacaklının şikayetinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğuna karar vermiştir. Böylece alacaklının temyiz itirazı talebini kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA karar vermiştir.

Borçlunun, borçtan kurtulmamasına sebebiyet vermek adına Yargıtayın vermiş olduğu karar kanaatimce doğru ve yerindedir.